Son bir kaç senedir yaz tatili denince akla gelen ilk rotalardan biri Yunanistan.
Tamam deniz aynı deniz, mutfak aynı mutfak, e uzo desen rakının türevi. Peki neden bütün yollar Yunanistan’a çıkıyor?
Bizim yolumuz bu sene Chalkidiki yazılıp Halkidiki okunan Selanik’in aşağı yukarı 76 km güneyinde bulunan 3 parmaklı yarımadaya düştü.
Bir çoğunuz büyük ihtimal fark etmiştir İstanbul-Selanik uçuşu TK 1881 🙂
1 saatlik uçuşun ardından Selanik’e varıp aracımızı kiraladıktan sonra 75 km uzaklıkta bulunan Kassandra’da airbnb’den tuttuğumuz eve ulaştık.
Biz kalabalık olduğumuz için bu yolu tercih ettik ancak İstanbul’dan yola çıkıp 596 km’lik bir yolculuk ile kendi aracınızda Halkidiki’ye varabilirsiniz.
Ortada ki parmak olan Sithonia’da da konaklayabilirsiniz ancak en sağda ki Athos konaklamak için pek müsait değil. Athos’un büyük kısmı keşişlerin yaşadığı dini bir bölge. Sadece erkekler girebiliyor gezmek için. Bu kısımda Ouranopouli tavsiye edilen bir kasaba ancak biz oraya kadar geçmedik.
Tuttuğumuz ev Siviri yakınlarındaydı. İlk akşam Uğur diye bir arkadaşımın tavsiyesiyle Siviri sahilinde Diamantis Fish Tavern’e gitmeye karar verdik. İnanılmaz bir güneş batışı eşliğinde kumun üzerinde tahta masalarda mezelerimizi ve balıklarımızı yedikten sonra eve döndük.
İkinci gün denize girmek üzere Possidi kasabasına gittik. Upuzun bir kumsal ve üzerinde çeşitli işletmelere ait şezlonglar. Erken gitmenizi tavsiye ederim, haziran ayından gitmiş olmamıza rağmen zar zor yer bulabildik.
Öğlen yemeğimizi de bu sahilin başlangıcında bulunan To Steki Tou Vasila isimli küçük tavernada yedik. Kızarmış kabak en çok tavsiye edebileceğim mezelerden.
Anlatmadan geçemeyeceğim, bu kasabada çocuklara kova kürek almak için bir dükkana girdim. Sahibi müthiş tatlı Olga… Kolumda ki Küçük Prens dövmesi ve sırtımda ki K.P çantasını görünce çıkartıp bana çok tatlı bir sabun kutusu hediye etti tabii üzerinde Küçük Prens olan bir kutu. Birbirimize adreslerimizi verip sarılıp öpüşerek ayrıldık. Yolunuz düşerse aynı zamanda kafe olarak hizmet veren Impress’e uğrayın Olga’ya da benden selam söyleyin…
Üçüncü günümüzü Kassandra yarımadasının diğer tarafına ayırdık. Sırasıyla New Skioni, Paliouri kasabalarına girip çıkarak Pefkohori’ye geldik.
Burası inanılmaz turistik. Bütün tur otobüsleri burada. Sağlı sollu dükkanlar arasında yine Uğur’un tavsiye ettiği Lemonis Bakery’ye uğradık. Bu bölgede 6 tane şubesi varmış. Mutlaka birine denk gelirsiniz. Uzun zamandır yediğim en lezzetli milföy pastalardan birini yedim burada. Sandviçler, börekler, baklava tipi tatlılar, sütlü tatlılar… Kahvaltı etmek için iyi bir seçenek olabilir.
Öğle yemeği için New Fokea (Yeni Foça) kasabasında mola verdik. Ufak bir marina ve 4-5 adet tavernadan oluşan bir kasaba burası. Marinanın başlangıcında bulunan Manos isimli tavernada kumsalda bir masaya oturduk.
Siparişlerimizin gelmesini beklerken denize girdik. Sahipleri çok sıcak insanlar. Canlı müzik vardı öğle yemeği sırasında.
Dördüncü günümüzü Sithonia yarımadasına ayırdık.
Ag Georgios, Kalogria, Neos Marmaras (Yeni Marmara) kasabalarına girip çıktıktan sonra Porto Koufos’a geldik. Küçük bir balıkçı kasabası burası.
Yanyana bir kaç balıkçı var, biz O Pefkos isimli restoranda karar kıldık. Güleryüzlü sahipleri ve lezzetli yemekleri ile bu tavernayı mutlaka tavsiye ediyorum
Yolumuza devam edip yarımadanın diğer tarafından Vourvourou’ya kadar geldik. Halkidiki’nin en çok tavsiye edilen kasabalarından biri burası. Bizim geldiğimiz saatte arabayı parketmek neredeyse imkansızdı. Erken saatlerde buraya gelip tüm gününüzü geçirmeniz mümkün. Hatta otelinizi yada evinizi bu kasabada tutabilirsiniz. Bizim eve yolumuz uzun olduğundan fazla vakit geçiremeden ayrıldık.
Halkidiki’de son günümüzde Nea Skioni kasabasında White Season Beach isimli plaja geldik. Çocuklar için uzun bir kumsal, çimenlik alan, bol bol şemsiye ve şezlong ve tabii giriş ücretsiz 🙂
Evet deniz aynı deniz, meze aynı meze.. çok klişe ama insanları çok sıcak, yemekleri çok lezzetli ve 1 euro 4 tl olmasına rağmen fiyatları komik denecek durumda. 2 çocuk ve 4 yetişkin uzo ve her türlü balık mezesi dahil en yüksek verdiğimiz hesap 61 euro…En düşük ise 48 euro. Daha fazla söylenecek birşey yok sanırım.
Tuttuğumuz evin manzarası o kadar güzeldi ki akşam yemeklerimizi genelde evde güneş batışına karşı yedik. Çocuklu seyahatlerde özellikle evde zaman geçirmek büyük bir rahatlık.
Bu arada tüm bu yolları yaptığımız sırada ağaçlara asılmış torbalar dikkatimizi çekti. Yakından bakınca ağaçlarda bulunan reçinelerin yere dökülmesini engellediğini hatta bu reçineleri biriktirmek için yapılmış olabileceğini düşündük 🙂
Altıncı ve son günümüzü Selanik’te geçirmeye, çocukları Atatürk’ün evine götürmeye karar vermiştik. Dolayısıyla sabahtan yola çıkıp Selanik’e geldik.
Atatürk’ün evini 2 günde 7000 kişinin ziyaret ettiğini öğrendik kapıda. Ben geleli 10 seneden fazla olmuş, son yapılan restorasyondan sonra bir çok şey gitmiş evin içinden. Nereye gittiğini bilemiyorum ama Pembe Aşı boyalı evin içinde olmak bile beni her sefer heyecanlandırıyor.
Tatilin en komik akşam yemeği hesabını Selanik’in göbeğinde Aristotales meydanında Mojo isimli mekanda ödedik. 1 dev gibi hamburger, 1 tortellini (2 çocuk), 1 club sandviç, 1 croque monsieur (2 kişilik) 2 büyük şişe su’ya 21 euro ödeyerek tatilimizi bitirdik.
İşte bu yüzden aklı başında herkes tatilini Yunanistan’da geçiriyor olabilir mi?
Tüm bu seyahat sırasında arabamızda Rainbow 89 Fm isimli radyoyu dinledik. Döndüğümüzde bu radyonun bir aplikasyonu olduğunu öğrendim Uğur’dan. Şu anda o radyoyu dinliyorum bir yandan yazı yazarken….
Yunanistan en kısa zamanda görüşmek üzere…
Elacığım, biz de iki yıl üstüste Sitonia’da Alexander Beach Hotel’de kalmıştık 1984-1985’de, Halkidiki halen anılarımızın en keyifli koselerini süsler… Bir gün sana anlatırım 🙂
BeğenBeğen
Mutlaka dinlemek isterim Zeynep abla 🙂 ❤️
BeğenBeğen
Merhaba
Yazın oraya gitmeyi düşünüyorum. Ne kadar bir bütçe ayırmam gerekir 1 hafta için?
Teşekkürler.
BeğenBeğen
Biz kalabalık bir aile olarak gittik ve ev tuttuk dolayısyla otel fiyatlarını bilemiyorum. Ama araba kiralayıp ev tutarsanız daha uygun fiyata gelir. Yemekler gayet ucuz kişi başına 15 euro cıvarına alkollü yemek yiyebilirsiniz. Ama toplam ne kadar bütçe ayıracağınız sizin yapmak istediklerinize bağlı.
BeğenBeğen