Roma – açıkhava müzesi

Ocak 2008’de evlendik ve balayına çıkma konusunu bahara erteledik. İkimizde daha çok şehir insanı olduğumuzdan balayında deniz kenarında yatmak gibi bir arzumuz hiç olmadı. Dolayısıyla ikimizinde merak ettiği Roma’ya gitmeye karar verdik. Gerçi 4 yaş cıvarı annem ve babamla Roma’ya gitmiştim ama o seyahatten hatırladığım tek şey restoranda yaptığım şımarıklık yüzünden babamın sokak lambası altında beni azarlamasıydı. O sokak lambasının hangi caddede olduğunu öğrenip oraya gitmeliyim diye düşündüm çünkü ne zaman babama o anı hatırladığımı söylesem hep çok üzülmüştür. En azından bende tekrar oraya giderek azarlanma anını güzel bir anıya dönüştürmeliyim dedim

Hemen otel araştırmalarına başladım ve gördüm ki Roma’da oteller çok pahalı. Yinede Via Nationale’de 5 yıldızlı ve nispeten daha uygun fiyatlı La Griffe’e rezervasyon yaptırdım. (www.lagriffeluxuryhotel.com)

Via Nationale çok merkezi bir cadde. Termini tren istasyonuna 600m, Trevi Çeşmesi’ne (Aşk Çeşmesi) 10 dakika yürüme mesafesinde. Dolayısıyla şehri yürüyerek keşfetmek isteyenler için ideal bir lokasyon.

Günü tam kullanabilmek adına THY’nin 08.40 uçağı ile Roma’ya indik. Havaalanı otel arası transferi www.romashuttle.com ile yaptık, bazı şehirlerde otobüs, metro vs kullanmak daha rahat oluyor ama Roma’da shuttle’ı tavsiye ederim.

Şehire geldiğimizde otele yerleşip ilk olarak şehir turuna çıktık. İlk gün otobüsle tüm şehri gözden geçirip daha sonra ki günler özellikle görmek istediğimiz yerleri tekrar gezmeyi alışkanlık haline getirdik. “Hop on hop of” tabir edilen istediğiniz yerde inip tekrar binebileceğiniz bu turları önceden satın almakta fayda var.

www.roma.city-sightseeing.it Bu web sitelerinde ayrıca şehirde yapabileceğiniz çeşitli gezi alternatifleri, rehberli geziler, müze biletleri bulmanızda mümkün. Biz ilk gece için rehberli gece yürüyüşü rezerve etmiştik ama o kadar yorgunduk ki maalesef gidemedik.

Picture 019

Picture 030

Daha önce anlattığım babamın beni azarladığı caddeyi bulup akşam yemeğimizi orada yemeye karar verdik. Via Veneto caddesi üzerinde Conte di Galuccio’ya girerek çok doğru bir tercih yapmışız. Üzerinden seneler geçsede hala tadını damağımda hissedebildiğim bir rokfor soslu bir gnocchi ve ıstakozlu bir makarna yedik.

Picture 039 Picture 038

Aslında Via Veneto gayet turistik bir cadde ancak biz çok memnun kaldık hem yemeğimizden hem servisten hem de fiyatlardan. Daha sonra caddeye çıkıp azar işittiğim sokak lambalarının altında resim çektirerek 4 yaşında ki o sevimsiz anı keyifli bir hatıraya dönüştürdüm

Picture 041

İkinci gün planımızda Vatikan vardı. Sabah erkenden çıkıp otobüse bindik. Herkesin bizi tek birşey için uyardığını söylemem lazım: Hırsızlık!! Sırt çantamı otobüste özellikle göğsüme çevirdim ancak indiğimizde çantanın altından birşeyler sarktığını farkettim ve koskacaman bir kesik olduğunu gördüm, sanırım otobüste maket bıçağıyla kesik atmışlar. Neyse ki cüzdan ve pasaportlar üst kısımlarda duruyordu hiç birşey çalınmadı. Eğer Vatikan müzesini gezmek istiyorsanız upuzun bir kuyruk olduğunu söylemem lazım. Biz müzeyi pas geçip etrafı gezmekle yetindik. Ancak Sistina Şapeli’ni mutlaka görmenizi tavsiye ederim.Papa’nın resmi ikametgahı olmasının yanısıra Papa seçimleri bu şapelde yapılır.

Picture 052

Kısa süren Vatikan gezimizin çıkışında sokak arasında bulunan bizim tekel bayilerimize benzeyen bir dükkanda o hafta Roma & Cenova maçı olduğunu gördük. Kocamın futbol aşkı ve benimde böyle bir fırsatı kaçırmamak istememle inanılmaz uygun fiyata biletimizi aldık

Şehir merkezine geri dönüp öğle yemeği için listemizin en başında bulunan Pizza da Bafetto’yu bulduk. Bu restorandan 2 tane var, biri sadece akşamları servis veriyor. Öğlen servis veren şubenin adresi 114, Via del governo vecchio.

Picture 078

Yemek üstü vakit kaybetmeden yürümeye devam ettik. Rotamız Campo di Fiori, Piazza Navona (bu meydana yakan via di Parione adlı sokakta C.u.c.i.n.a adında mutfak malzemeleri satan bir dükkan var eğer konuyla ilgiliyseniz mutlaka uğrayın, www.cucinestore.com ) Via del Corso ve Piazza del Poppolo ve meydanda bir kahve molası. Bu noktada ufak bir anekdot… Kahve siparişi verdik, ben genelde sade kahve sevmeme rağmen son dönemde açılan (unutmayalım yıl 2008) kahve dükkanlarının da etkisiyle Latte istedim. O anda garsonun bana sıcak mı soğuk mu diye sorması bile beni şaşırtmadı ta ki önümde bir bardak sıcak süt görene kadar. E tabii latte italyanca süt demek, caffe latte sütlü kahve.

Picture 093

Daha sonra çok sevgili italyan asıllı arkdaşım Giovanna’dan öğrendiğim kadar latte sadece sabahları evde içilen bir kahve çeşidiymiş. Pek dışarda içilmezmiş. Aslında istanbul’a döndüğümüzde o içtiğim tüm kahvelerin yerine hep süt içseymişim diye düşündüm, o sırada kızıma 1,5 aylık hamileymişim

Poppolo meydanında muhteşem bir şapka mağazası var adı Borsalino. Hikayesi kısaca şöyle, 1834 yılında doğan Guiseppe Borsalino Paris’te Berteil şapka fabrikasında iş buluyor, 7 yıl burada çalışıp usta seviyresine yükseliyor ve ülkesine geri dönüp erkek kardeşiyle birlikte 1857 yılında ilk mağazasını açıyor. 1900 yılında ölümünden sonra oğlu işin başına geçiyor böylece büyüme devam ediyor.En şaşalı yılları senede 2 milyon şapka ürettikleri 1920’ler. Belki sizinde aklınıza hemen Alain Delon ve Jean Paul Belmondo’nun oynadığı 1970 yapımı Borsalino filmi gelmiştir. O filmin adı bu şapka markasından geliyor.

Picture 098

1930 yılında geçen ve yapımcılığını Alain Delon’un yaptığı ve iki gansterin gerçek yaşamından esinlenen bu adı filmde kullanılan şapkalardan almış. Filmin ilk adı gangsterlerin adı olan Carbone ve Spirito olacakken Alain Delon her dilde aynı kalacak bir isim koymak istemiş ve filmde kullanılan şapkaların markası Borsalino hem filme maddi destek vermiş hemde adını…

Bu meydandan yola devam edip Piazza Spagna’ya geliyoruz. Roma’ya gelince görülmezse olmaz bir kaç noktadan biri burada ki İspanyol merdivenleri.

Picture 100

Bu meydana çıkan caddenin adı Via Condotti.

Picture 115

Bir çok mağazanın ve butik otelin bulunduğu bu caddede 1760 yılında açılmış Antico Caffe Greco var.

Picture 111 Picture 114

Soluklanıp Poppolo meydanında içemediğim kahvemi burada içip ispanyol merdivenlerinde klasik turist fotoğrafları çekip akşam yemeğine kadar dinlenmek üzere otele döndük. Bu noktada kahve yerine çayı tercih ederim derseniz bizim girmediğimiz ama aklımızın kaldığı Babington’s Tea Room’u tavsiye edebilirim. Gitmediğim yeri nasıl tavsiye ederim diyorsanız 1893 yılında açılmış bu mekanla ilgili çok tavsiye almıştık, ancak artık karnımızın tok olması ve yorgunluğumuz sadece penceresinden bakıp bir daha ki sefere mutlaka gelelim dememize yol açtı.

Üçüncü günümüzün ilk durağı Fontana di Trevi’ydi . Ara sokaklardan yürürken bir kilisede düğün olduğunu farkettik, merak edip girdik. Düğünden en çok aklımda kalan fosforlu turuncu stilettolu kadın oldu

Picture 135

Yine turistik aşk çeşmesi fotoğrafı, çeşmeye para atıp yeniden Roma’ya gelme dileği seansından sonra etraftan gelmeye başlayan yemek kokularıyla tamamen burası iyi midir acaba, tatlı bir yer galiba diyerek ufacık bir restorana girdik.

Via della Panettria’da bulunan Sora Lucia. Burayı kesinllikle tavsiye ediyorum. Fazla turistik değil, genelde Romalıların tercih ettiği ufak bir trattoria burası.

Picture 159 Picture 160

Yemek sonrası ise hemen yan tarafında bulunan San Crispino’dan dondurmanızı almanızı şiddetle tavsiye ederim.

Picture 165

O akşamüstü Roma stadında maça gideceğimiz için otele geri dönüp üzerimizi değiştirdik ve yine otelimize 600m uzaklıkta bulunan Termini istasyonu önünden kalkan otobüslerle Roma Olimpiyat stadına vardık.. 2-0 Cenova üstünlüğüyle başlayan ve 3-2 Roma galibiyeti ile biten inanılamaz keyifli bir maç seyrettik.

Photo-0011 Photo-0016

Son günümüz Trestereve bit pazarı ile başlıyor. Bu bölge nehrin diğer kıyısında daha çok yerel halkın tercih ettiği ama zamanla turistlerin de keşvettiği bohem bir bölge. Biz otobüsle gitmeyi tercih ettik ama yürüyebileceğiniz bir mesefade. Campo di Fiori’den yürümeye başlayıp Ponte Sisto’dan karşıya geçebilirsiniz. Pazarı altüst ettikten sonra tekrar merkeze döndük

Picture 175

1953 yapımı Gregory Peck ve Audrey Hepburn’ün oynadığı Roma Tatili (Roman Holiday) filmini seyretmiş olanlar sırada ki durağımızı hatırlarlar. Via della Greca’da bulunan Boca della Verita yani türkçesi doğruluk ağzı olan heykel. Bu heykel Santa Maria in Cosmedin kilisesinin kapı girişinde mermere oyulmuş bir insan suratı biçiminde Ortaçağdan itibaren yalan dedektörü amacıyla kullanılmış. Yalan söyleyen kişinin elinin sıkışacağı inancı varmış. Bizde tabii ellerimizi içine sokup turistik fotoğrafımızı çektik

Picture 218

Öğle yemeği için tamamen içgüdüsel olarak bir restoran bulduk. Bu konuda her zaman içgüdülerimize güvenmişizdir. Ben bu şekilde bir ailede büyüdüm, acaba burası nasıl, güzel görünüyor dediğimiz her yer iyi çıkmıştır şansımıza. Bu restoran Via del Corso’ya 300m uzaklıkta Via del Vaccaro isimli sokakta 40 yıllık bir aile işletmesi olan Ristorante Abruzzi SS. Apostili.

Picture 183

Pazar günü boş masa bulmak bile çok zordu, genelde romalı ailelerin geldiğini fark ettik. Muhteşem servis ve mükemmel yemeğin üzerine son güne bıraktığımız aşağı yukarı 15 dakikalık bir yürüme mesafesinde bulunan Colloseum’a geçtik.

Picture 196

Kısa zamanda çok şey görüp, güzel yemekler yiyip, harika hatıralarla ertesi sabah İstanbul’a döndük. Üzerinden 7 sene geçmiş bu seyahatin, Aşk çeşmesine para atıp tuttuğumuz dilek henüz gerçekleşmedi. En kısa zamanda bir roma seyahati yapsak iyi olur

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s